Hatunlar Günü Meselesi

Efendim öncelikle 8 mart Dünya Kadınlar Günü‘nüz kutlu olsun. Bunu belirteyim ki birazdan yapacağım giriş ile bırakabileceğim “öküz” imajına bir kılıfım olsun. Sabredip okumaya devam ederseniz belki de öküzlükten beygirliğe terfi ettirirsiniz. Tüm samimiyetimle bu kutsal gününüzü kutlayıp, beygir kafalı bir adamın aklını kurcalayan birkaç noktaya değinmek isterim yüksek müsadenizle…

Öncelikle Dünya Emekçi Kadınlar Günü‘nün sosyal farkındalığı arttırma amaçlı düzenlendiğinin farkındayım. Fakat günümüzde artık bu günün bir farkındalık projesinden daha çok toplumda kadınlara lütfedilip verilen ve sanki bir bayrammış edasıyla kutlanan bir olay olmasından rahatsızım.

Şimdi şöyle ki dünya erkekler günü olmuyor da neden Dünya Kadınlar Günü oluyor? Diyecekseniz ki “yuh artık! Bu kadar erkek egemen toplumların varlığıyla dönen yerkürenin 365 gün 6 saatinin 1 gününü bile layık görmüyor kadınlara! Beygir değil öküz kafalı bu adam!” Yok be ya öyle değil başka birşey anlatmaya çalışıyorum…

Diyorum ki bu dünyanın bütün çirkinlikleri erkeklerden kaynaklanıyor. Hani “dış güzellik değil iç güzellik önemlidir” diye bir yalan vardır ya, dışımız güzel değil bi kere. Çirkin yaratıklarız, en baştan kabul edelim. En çirkin hatun en güzel erkekten daha güzeldir. E içimiz de malumunuz. Tarihin gördüğü en acımasız en gaddar savaşlar, felaketler, belalar hep erkeğin başının altından çıkar. Açın bakın tarihi bana inanmıyorsanız. Zedong, Hitler, Stalin, Tojo, Saddam, daha tonlarcası var saymakla bitmez! İçi temiz olsa bu kadar felaketin sorumlusu olur muydu erkekler?

Hatta bırakın bu büyükbaş örneklerini de küçükbaşların neden olduğu günlük yaşanan kötü olaylara bakın: kavga, dövüş, hırsızlık, trafik canavarlığı, kabalık, tehdit, haraç, yaralama, öldürme, tecavüz… Hatta hayvan tecavüzü! Bunların faillerinden 1 tanesi kadınsa 99 tanesi erkek oluyor.

Yani demek istediğim şu ki: Koca bir yıl içinde sadece 1-2 gün yalandan değer görmesi gereken taraf içi de dışı da bu kadar çirkin olan erkek cinsi iken biz bunun tersini neden yapıyoruz?

Yanlış da anlaşılmasın, dünya kadınlarına lezbiyenlik çağrısı değil bu! Sadece müsade etmesinler istiyorum yılda bir kere yapılan poh pohlamalara. Yetinmesinler bir günlük anılmayla, yalandan değer görmeyle! Hafta istesinle, ay istesinler, yıl ve hatta asırlar istesinler! Senede 1 gün ile gelinen nokta belli. Farkındalık süreci kaplumbağa hızında ilerliyor senede 1 gün ile. E öyle olunca da bu gün amacından saptırılarak geçiştiriliyor!

Kadınlar, tabiri caizse el alma gönül alma bir şekilde lütfedilip de senede 1 gün değer verilecek, hatırlanacak varlıklar olmamalıdır. Her gün kadınlar günü coşkusunda yaşanmalıdır artık! Tarih boyunca hep en üst seviyede görülen erkek egemenliği yüzünden kaybedilen zamanı kapatmak adına her gününü kadınlara öncelik vererek yaşamalı insanoğlu. Evde, ofiste, asansörde, trafikte (en çok da trafikte!), pazarda, markette, otoparkta, yatakta ve her yerde kadın öncelikli olsun artık. Kadınların önemsendiği gün sayısı erkeklerden fazla olsun bi kere! Erkeklerin ön planda olduğu devirler yüzünden halimiz ortada…

Hiçbirşey için değilse bile asırlardır kadınlardan çaldığımız zamanın telafisi için asırlardır biriken borcumuzu ödemek adına kadınlara öncelik verildiği devirlere şahit olabilmek dileğiyle tekrar ve malesef Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun.

Hürmetler!

Müzik: All India Radio – Endless Night

 

 

 

 

12 Yorum

  1. Bu yazi beygir kafali birinden cikmaz arkadas! Bunu yazsa yazsa insan gibi insan kafali, iyi yurekli biri yazar ki o da sensin. Bir erkek olarak o kadar guzel mesaj vermissinki cinsiyetini bilmesek bir kadin yazmış olabilir diye düşünülebilir. Umarim senin gibi düşünen erkek sayisi sandigimizdan daha fazladir. Sizi yetistiren annenin ellerinden öper kadinlar gününü kutlarim 🙏🏼

    Liked by 1 kişi

  2. Yazınıza tamamen katılıyorum, ekleme de yapmak istiyorum müsaadenizle.
    Toplumları yönlendirenler yazarlar, çizerler, müzik yapanlar; besteleyen, söyleyen, şairlerdir. Bu hepimizin bildiği basit bir denklemdir. Toplumlara gelecek oluşturur bu insanlar. Ben, sen, o ve onlar. Bu yazı da dahil olmak üzere var olan her bir harf topluma yön verir. Ve biz biliyoruz ki dünyada kadın haklarının da korunduğu -ki bunu yazmak bile midemi bulandırıyor, sanki çok acayip, ilginç bir şeymiş gibi de kadın hakları- ülkeler var. Demokrasiler var. Bizim de aydınlarımız, onların da aydınları var. Fakat çok ama çok önemli bir noktayı atlıyoruz. Suçu topluma yüklüyoruz, kadın haklarını savunan, bilinçli erkeklerin sayısının ciddi oranlarda aşağı olmasından yakınıyoruz. Bunların hepsi doğru fakat atladığımız çok önemli bir noktayı göstermek isterim. Siyaset. Toplumun yönünü en çok belirleyen siyasettir. Ne olacağına, bilim adamı mı yetişeceğine yoksa televizyonlarda dini sohbetler programına çıkan adamların YÖK üyesi olarak mı atanacağına siyasiler karar verir. Bu noktada evimize, iş yerimize, sokaklara ve küçücük çocukların oyunlarına dahi yansımış olan siyasette kimlerin rol oynayacağına doğru karar vermek gerekir. Çok yakın bir zamanda bu konuda ki kararlar sorulacaktır. Ülkemizin geldiği rezil noktayı da düşünmeden karar vermeyin lütfen. “kadın hakları” diye bir isim ile anılmak bile ayrımın göstergesidir. Herkes için eşit, tek bir yasa olsun ve adına da “insan hakları” densin diye siyasetçiler hakkında doğru kararlar verin.

    Saygılarımla…

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın