“Hatırlar mısın?” ile başlayan klişe karalamalar gibi olmasın ama;
Hatırlar mısın, ben gömleğimin kollarını hep biçimsiz kıvırırdım,
Sen ise düzeltmekten bıkmış bir tavırla el atardın duruma…
En küs halimizle bile göz göze gelirdik işte o an,
Ve sen dayanamaz öperdin!
İşte o günlerin hatrına nasılsın diye sormak isterdim sana aslında…
Yalan yok, bu konuda tamamen bencilim!
Dilerdim ki bana cevabının içindeki “senden sonra” geçen tüm cümlelerinin sonu,
“bulamadım” ile bitsin…
Ama bilirim öyle olmayacaktı.
Sen sonu hep “tım” ile biten eylemlerinden bahsedecektin!
Unuttum, atlattım, buldum, gezdim, eğlendim…
Bilmeyecektin ki sen o di’li geçmişlerinden şimdiki zamanlara nispet yaparken,
Ben hala içi geçmiş hayatıma gelecek zaman ekleri arıyor olacaktım.
Demem o ki;
Bundandır seni görmezden gelmem, yanlış anlama sakın…
Yoksa arkamı bile görürüm ben yürürken bilirsin…
O ben ki;
Bir sen daha göremedi yerin dibine batası zaman içerisinde…
Yerine ne görmeye kalktıysa,
Yerin dibini gördü!
Pişmanlık konusunda çok duru içim aslında;
Ama seni gördüğünü söyleyen gözlerim yalancı tanık koltuğunda,
Sinyali alan beynim ise tam çarprazında savcı olmuşken,
Burnumun ucuna dikilmiş olan jandarmalar
Çeneme dizilen seyircilerle arama dudaklarımdan sınır çekmişken…
Bedenim…
Senden sonra işlediği birçok suçtan ötürü sanık kürsüsünde!
Bundan dolayıdır ki benden selam bekleme artık;
İçimdeki ‘dev’ sıfatlı gururum hala tanık koruma kanunu kapsamında,
Sanığı mı özgür bıraksa, tanık olup yeni bir hayat mı kursa arasında gidip gelir…
Zaman aşımı söz konusu olmayan bu davada;
Mahkeme günü bile belirsizken…
Selam mı verseydim bu halde?
Nasılsın mı deseydim?
Kusura bakma be canım,
Ben o sırada;
‘Nasıl bilirdiniz’ denmesini tercih ederdim!
Müzik: Gripin – Nasılım Biliyor musun?