Tasvir-i Gün

Akşam henüz olmuştur,

Karanlık rehin almıştır güneşi tam o anda;

Uzun süren pazarlıklar sonucu,

Kurtarılacağı sabaha kadar!

 

Kordon’da rehinenin şerefine dolar kadehler,

Mezesi mazi olan masalarda…

O kadar kayıplara rağmen,

Hala hatrı sayılan sağlara içilir!

 

Derken bugünler uğrar masaya,

Garson anıları masadan kaldırırken…

Boşluktan istifade derin bir nefes alınır,

Dekoltesi çıplaklığa ramak kalmış anları dillendirmeden önce!

 

Yarınlar servis edilmeye başlanır gecenin sonuna doğru,

Keskin bir sessizlik girerken ceza sahasına…

Tek bir ateş yeterlidir aslında,

Umutsuzluğun adisyona bahşiş olarak ekleneceği masada!

 

Ama hiçbirşey geçmez tam anlamıyla!

Herşeyin geçip gittiği bu dünyada…

Anlattıkların anlaşılanın ağırlığına yenilir;

Fazlası az, eksiği bol olsa bile…

 

Müzik: Mazhar Alanson – Yandım

 

 

 

 

 

 

Rüyada Misal

Sen aslında bilmiyorsun

Değiştim be yavrum

Yüzüm gözüm hep değişti

Misal saçlarımdaki iklim kışa dönmeye başladı gizliden…

 

Sen göremedin beni o anda

İçim dışım aynı değil artık

Olmaz da bir daha

Misal daha çok yalan söylüyorum artık…

 

O kalabalıkta farkedemedin

Belki değişiktim ama oradaydım

Sen yine aynıydın

Suratına malzemeden çalınmış bir umur takınmış, yürüyordun misal…

 

Rüyalarım kalabalıktır benim, belki bilmiyordun

Kalabalıktan izledim seni, tam da ortasındaydım

Endamının zerresine dokunulmamış bir şekilde

Etrafına bakınıyordun, anlamı arıza yapmış bir insan gibi misal…

 

Süzdüm seni kalabalığın ortasından

Farkımda bile değildin

Dikkatini çekmeden izlemek istedim seni

Tebdil-i kıyafet kalabalığa karışan bir padişah gibi misal…

 

Rüya işte ne beklersin

Ama kokunu aldım rüya da olsa

Hem de o kadar kalabalığın içinde

Sahibini özlemiş bir köpek gibi misal!

 

Müzik: Keren Ann – By the Cathedral

Anneler Günü Meselesi

Anne olmak illa ki bir velede sahip olmak değildir. Veya bir insan cinsine süt vermiş olmak da değildir. Kan bağı hiç değildir!

Şevkatli olmaktır annelik, O’nun için endişe duyabilmektir. O’na ilgi göstermek, O’nun için akıl almayacak fedakarlıklar yapabilmektir.

Biz işeyaramaz herifler küçükken hiçbir canlıyı taklit edememiş oyuncaklarla oynarız. Arabalar, trenler, silahlar vs. Doğada bunların canlısını bulamazsınız. Mal taklididir bunlar.

Biz kapitalist dünyanın önümüze küçükken koymuş olduğu metalarla oyunlar yaparken, minik hatunlar bebekleri süslerler, saçlarını tararlar ve hatta saçma sapan da olsa senaryolar kurararak yeri geldiğinde o cansız bebeklerle konuşurlar.Mothers Day

Çünkü o anlarda tam bilmeseler bile bu onların içgüdüsüdür. Bir gün büyük hatun olduklarında artık bu oyuncaklardan edindikleri özveri ve tecrübeyi canlılara uygulamaya başlarlar. Ve gayet tabi ki o canlı illa ki kendi doğurdukları olmayabilir. Dediğim gibi insan bile olmayabilir bahsettiğim canlı. O hatun elbet içgüdüsünün verdiği enerjiyi birşey üzerinde kullanacaktır.

Bir çiçeğe, böceğe ya da bir hayvana da annelik yapabilir bir hatun. Sahiplenir, besler, hep aklının bir köşesinde tutar onu. Hiçbirşey bulamazsa, kendine annelik yapar ama yine yapar.

Anlatması zor, anlaması daha da zor bir durumdur annelik.

Bundan ötürüdür ki doğurmuş, doğurmamış tüm hatunların Anneler Günü’nü tüm samimiyetimle kutlarım.

Hürmetler!

Müzik: Benny Goodman  – Sing Sing Sing

Kaydet

Rahatiye: Sezon 1 Bölüm 2

Soruyorum: Neden saunalarda ter kokusu olmaz? Havalandırma yok, ter ise açık büfe! Ortam müsait bence…

7.4 şiddetinde önerim: Sapanca halkı derhal Sapanca dilini keşfedip yaymalı. Sapanca dilini keşfetmek için Sapanca’da yaşamak kadar iyi bir teşvik olamaz. Tüm Sapanca halkına duyrulur!

Eğer: bir gün oğlum olursa Elvis Presley’in My Boy şarkısını ninni olarak dinletip bu şarkıyla büyütmeyi planlıyorum. Biraz depresif büyür ama aklını başına erken alıp, beni erken anlar diye düşünüyorum. Çok mu acımasızım ne…

Sanıyorum ki: heveslerimiz hep kanatlı. Hiç ayakları yere basmıyor. Ondan dolayı heveskırıklığı en büyük düşüşü getiriyor. İşin daha kötüsü kanatlar iyileşirse yine uçmaya hevesleniyoruz. İyileşmezse de düşmüşlüğümüzü yürüyerek kutluyoruz… Hep aynı nakarat…

Ulen!: Bugün radyoda LP – Lost on You‘nun remixine denk geldim. Tüm remix yapanlara soruyorum: Nedir aga sizin güzel şarkılarla derdiniz? O şarkının en güzel yanı enstrümanların konuşuyor olması. Senin ne haddine kalkıp dımtıs dımtıs ekliyorsun be insan evladı! Son zamanlarda yapılan en iyi şarkı bu! Burnunuza sertaç ortaç kaçsın da bi daha gıptıs gaptıs yapamayın!

Keşfettim ki: Dans edemeyişimin nedeni bugüne kadar hep hatun danslarını izlemiş olmammış. Yeteneksizliğe kılıf mı yok…

Çözümleme: Her Windows güncellemesinden sonra güncellemenin uygulanabilmesi için bilgisayarı yeniden başlatmak gibidir hayatın. Yenilik yaptıysan kafayı bir kapatıp açmak lazım.

Vay be: Yeni bir demir para çıktığında arkadaşlar arasında ilk kim sahip olacak stresi yaşardık biz! Ne ara bu hallere düştük be! Kahrolsun kapitalizm!

Bence: Geçmemiş hiçbir şey kesin değildir. Geçmişin de çoğu kesin değildir.

Tanım: Çocuk oyuncağıdır aşk. Hani küçükken çok ister fakat alamazdınız ya. İşte onun gibi illa birinin size alıp vermesi gerekir aşkı da.

Hürmetler!

 

İzlenmeli: Eleanor Powell and Buddy Rich (Best tap dance ever!)